Ramazân-ı Şerîfte İftar Duaları

Ramazân-ı Şerîfte İftar Duaları

Oruçlunun iftar vakti duası kabul olunacağından, o saatte dua etmesi de sünnettir. Nitekim:

İbni Ömer (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edildiğine göre, “Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) iftar ederken:

ذَهَبَ الظَّمَأُ وَابْتَلَّتِ الْعُرُوقُ وَثَبَتَ اْلاَجْرُ اِنْ شَاءَ اللّٰهُ

‘Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşâallâh ecir sabit oldu’ derdi.” (Ebû Dâvûd)

Mu’âz ibni Zühre (Radıyallâhu Anh)dan rivayete göre, “Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) iftar ettiğinde:

الَلَّهُمَّ لَكَ صُمْتُ وَعَلَى رِزْقِكَ اَفْطَرْتُ

“Ey Allâh! Senin için oruç tuttum ve senin rızkınla iftar ettim” derdi.” (Ebû Dâvûd)

İbni Abbas (Radıyallahu Anhümâ)dan gelen rivayette ise Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) iftar vakti şöyle dua ederdi:

اَللَّهُمَّ لَكَ صُمْناَ وَعَلَى رِزْقِكَ اَفْطَرْناَ فَتَقَبَّـــلْ مِنَّا اِنَّكَ اَنْتَ السّــَمِيعُ الْعَـــلِيمُ

“Ey Allâh! Senin için oruç tuttuk. Rızkınla iftar ettik. Öyleyse bizden kabul et, çünkü ziyade işiten ve hakkıyla bilen Sensin, ancak Sen!” (Nevevî, el-Ezkâr)

Enes (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Herhangi bir Müslüman oruç tutar da, iftar anında:

يَا عَظِيمُ يَا عَظِيمُ اَنْتَ اِلٰهِى لٰا اِلٰهَ غَيْرُكَ اغْفِرْ لِى الذَّنْبَ الْعَظِيمَ فَاِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذَّنْبَ الْعَظِيمَ اِلاَّ الْعَظِيمُ

‘Ey büyük (Allah)! Ey büyük (Allah)! Benim ilâhım ancak Sensin. Senden başka hiçbir ilâh yoktur.

Benim için büyük günahlarımı bağışla, zira şu muhakkak ki büyük günahı (Senin gibi) Büyükten başkası mağfiret edemez’ derse, mutlaka annesinin, kendisini doğurduğu gündeki gibi günahlarından sıyrılır.

Bunu çocuklarınıza öğretin, zira muhakkak bu, Allâh-u Te’âlâ’nın ve Rasûlü’ nün sevdiği bir kelimedir. Allâh-u Te’âlâ bununla (dua edenin) dünya ve âhiret işlerini yoluna koyar. (İbni Asâkir; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl)

Abdullâh ibn-i Amr ibn-i Âs (Radıyallâhu Anhümâ) iftar açarken şu duayı yapardı:

الَلَّهُمَّ اِنىِّ اَسْأَلُكَ بِرَحْمَتِكَ الَّتِى وَسِعَتْ كُلَّ شَىْءٍ اَنْ تَغْـــــفِرَ لىِ ذُنُـــوبِى

“Ey Allâh! Her şeyi kaplayan rahmetinle benim için günahlarımı bağışlamanı diliyorum.” (İbni Mâce)

Ebu’l-Âliye (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir: İftar vakti her kim:

اَلْحَمْدُ ِللَّهِ الَّذِى عَلاَ فَقَهَرَ وَاْلحَمْدُ ِللَّهِ الَّذِى نَظَرَ فَخَبَرَ وَالْحَمْدُ ِللَّهِ الَّذِى مَلَكَ فَقَدَرَ وَالْحَمْدُ ِللَّهِ الَّذِى يُحْيِى الْمَوْتٰى

“Bütün hamdler, yüce olan ve kahreden(; dilediğini zorla da olsa yaptıran) Allâh-u Te’âlâ’ya mahsustur.
Bütün hamdler, (her şeyi) görüp bilen Allâh-u Te’âlâ’ya aittir.
Bütün hamdler, (her şeye) sahip olan ve gücü yeten Allâh-u Te’âlâ’ya mahsustur.
Bütün hamdler, ölüleri dirilten Allâh-u Te’âlâ’ya mahsustur” derse, anasının onu doğurduğu günkü gibi günahlarından çıkar. (Abdülkadir-i Geylânî, el-Ğunye)

Artık bunca müjdeyi duyan oruçlu kul, oruç saatlerini, özellikle de günahlarının dahi yazılmadığı iftara yakın anlarını zikir ve dua ile değerlendirmelidir. Nitekim:

Enes (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki Allâh-u Azze ve Celle hafeza (yazıcı) meleklerine: ‘Oruçlu kullarıma ikindiden sonra bir günah yazmayın’ diye vahyeder.” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl)